Adı finalse kazanan Real Madrid olur!
Şampiyonlar Ligi kupası Arda’mızın formasını giydiği Real Madrid’in oldu.
Bu maçı baştan aşağıya analiz edelim…
Futbol çok ilginç bir oyun… Bayern finale kalıyor derken son dakikalarda Joselu’nun golleri ile Real o gün kupayı kazanmıştı aslında.
Çünkü final demek Real Madrid demekti...
18 Şampiyonlar Ligi finalinden 15 şampiyonluk çıkaran Los Galacticos, yani Real Madrid karşısında maçın 60. dakikasına kadar oyunu tamamen domine eden bir Dortmund izledik.
Manchester City hariç hiç bir takım Real Madrid’i bu kadar mahcup etmemişti.
Biraz detaylara inelim.
Maça iki takım da 4-3-3 sistemiyle başladı ancak Dortmund muazzam bir ön alan baskısı, kazanılan toplarda hızlı ataklarla Real’i çok zor durumda bıraktı.
Real kalecisi Courtois ve stoper Rudiger bu süreçte takımı ayakta tutan isimlerdi.
2-0 kazanılan PSG maçında öne geçince oyundan Adeyemi ve Sancho’yu çıkaran Dortmund Teknik Direktörü Terzic hayati kritik bir hata yapmıştı.
Paris’in 4 topu direkten dönmüştü.
Dortmund, aynı hatayı yine sahanın en iyi oyuncularından Adeyemi’yi çıkartarak tekrarladı.
Yenilgiyi tamamen bu değişikliğe bağlamıyorum ancak Real momentumu geri almış, önde oynamaya başlamışken, en hızlı hücum oyuncusunu almak büyük bir hataydı.
Çünkü karşınızda finallerin takımı Real Madrid vardı ve adamlar buz gibi soğukkanlıydı.
Golü de 32 yaşındaki sağ bek Carvajal ile duran toptan bulduktan sonra bir nevi kan kokusunu aldılar ve oyuna tamamen hükmettiler.
VINICIUS JUNIOR’U ÇAĞIRDI
Alman rakibi karşısında önde baskı yaptılar ve nefes aldırmadılar.
2000 doğumlu Brezilyalı dünya yıldızı Vinicius Junior çok enteresan bir oyuncu.
Aslında bakılırsa ilk yarıda onu çok iyi savundular, ona yakın ve temaslı oynadılar.
Ancak golden sonra Dortmund risk almaya başladı oyun Vinicius Junior’u çağırdı. O da doğal olarak daveti geri çevirmedi ve sazı eline alıp hem çaldı hem de oynadı.
Real, Belingham’ın asistinde Vinicius ile ikinci golü buldu. Bununla yetinmeyip maç sonlarını harika oynayan İspanyol temsilcisinin farkı açmasını Dortmund’un 26 yaşındaki 1.96’lık İsviçreli kalecisi Gregor Kobel önledi.
Real Madrid ikinci yarıdaki duruşu ile kupanın Avrupa’nın en büyüğü oldu ve Şampiyonlar Ligi kupasını 15. kez müzesine götürdü.
Bu final maçı bize şunu gösterdi…
Kesinlikle çok büyük bir iş başaran Dortmund kısıtlı kadroyla finali gördü, kupayı da ilk devredeki oyunuyla kazanabilirdi.
Bunu yaparken oyun disiplinleri, öndeki baskıları, topu kazandıkları andaki hızlı hücumları dikkat çekiciydi.
İLK YARIDAKİ DORTMUND
Neler mi oldu ilk 45 dakikada?
Mücadelenin 20. dakikasında 35 yaşındaki stoper kaptan Hummels’in ikinci bölgeden Adeyemi’ye net bir gol pası var. 2002 doğumlu Bayern alt yapısından çıkan Adeyemi kaleciyi çalımlarken topa biraz daha dikkatli dokunsa golü atacak ya da kaleciden uzanan kolun temasını alıp düşse en kötü penaltı kazandıracaktı. Burada bir stoper ve kanat oyuncusunun iletişimi, zamanlaması ve kanat oyuncusunun stoper ve kanat beki arasına yaptığı koşu derslik bir andı.
Maçın 22. dakikasında bu kez üçüncü bölgede yani önde 7 kişi ile hücumda çoğalan Dortmund’un, 2002 doğumlu Hollandalı sol beki Maatsen, sezon öncesinde Werder Bremen’den transfer edilen Niclas Füllkrug’a muazzam bir pas verdi, Füllkrug’un vuruşunda top direkten döndü. Gol olsaydı VAR’dan dönebilirdi ama pozisyon gelişimi çok kaliteliydi.
27’de ise yine hızlı hücumda Adeyemi kaleci ile karşı karşıya kaldı, köşeye vurdu, Courtois nefis bir kurtarışa imza attı.
Emre Can’ın savunmadan merkeze, merkezden ofansa takımı taşıması, bunu yaparken sürekli Kroos’a yakın durup pas kanallarını kapaması öne çıkan bir diğer detaydı.
ÖRNEK ALINMALI
Takımlarımız bu maçtaki atak kombinasyonlarını antrenmanlarında bol bol uygulamalı, maçlara da yansıtabilmeli.
Başkanlar, modern futbolda kadro mühendisliğini en iyi şekilde yapan, oyun kültürü olan teknik direktörleri tercih etmeli.
Dortmund’un çeyrek final oynaması bile beklenmiyorken, finale kalması, hatta kupayı getirecek oyun gücü ile dünyaya mesaj vermesi tüm takımlara ilham olmalı.
ÇOK İSTERDİM
Bu maçın bizim adımıza önemi iki milli futbolcumuzun Arda Güler ve Salih Özcan’ın finale kalmasıydı.
Arda’mız Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıran ilk Türk futbolcu oldu.
Dortmund kazansaydı diğer futbolcumuz Salih Özcan adına sevinecektik.
İkisinin de özellikle Arda’nın finalde süre bulmasını çok isterdim.
Arda gerçekten büyük karakter. Maçın ardından Dortmund’un yardımcı hocası Nuri Şahin koşup sarılması, Nuri’nin de onu kardeş sıcaklığı ile karşılaması gurur verici bir andı.
Şampiyonlar Ligi finalini maçı son derece başarı ile anlatan, Erdem Övüç kardeşimin öve öve bitiremediği Alp Özgen’in cümlesi ile yazımı tamamlıyorum.
Şampiyonlar Ligi finali iki takım arasında oynanan ama Real Madrid’in kazandığı bir kupadır!
Kalın sağlıcakla…
Fatih Kurtoğlu – Nokta Gazetesi