Bu çocuklar tarih yazıyor… Bir kuru teşekkür bile yok! Ayıptır!
ShortTrack Milli Takımımız olimpiyat kotası mücadelesinden tarihî bir performansla döndü.
Ama alkış yok, teşekkür yok, destek yok!
Sporcular buzda ter dökerken, federasyon koltuğunda sessiz kalıyor.
Kanada’da düzenlenen olimpiyat kota yarışlarında ShortTrack Milli Takımımız ülkemizin adını bir kez daha dünyaya duyurdu.
Ay yıldızlı formayla, dünyanın en güçlü ülkeleriyle aynı pistte yarıştılar.
Kimisi düştü, kimisi dizini buzda sakatladı ama hepsi kalktı, yeniden başladı.
Kazandıkları her saniye, yalnızca bir başarı değil; Türkiye’nin gururuydu.
Ama yurda döndüklerinde onları karşılayan tek şey sessizlikti!
Ne bir basın açıklaması, ne bir paylaşım, ne de bir teşekkür cümlesi…
Dediğim gibi sporcular buzun üstündeydi, federasyon ise koltuğunda sessizce takıldı.
Başarı var alkış yok.
Daha net bir tabirle sporcunun alın teri, yöneticinin gölgesinin arkasında kaldı
Federasyonun resmî sitesinde hâlâ tek bir cümle: “Milli takım Kanada’da.”
Oysa o cümle, buzda verilmiş bir onurlu bir mücadelenin, sabahın ayazında başlayan antrenmanlarda soğuğa karşı direnen gençlerin hikâyesini asla anlatamıyor, temsil de etmiyor.
Sporcularımız başarıyı pistte terle kazanıyor ama yöneticiler o terin değerini, anlamında koltuk konforunda unutuyor.
Bu, sadece bir teşekkür eksikliği değil; bir bakış açısı sorunu.
Bir federasyon, sporcularının moralini yükseltemiyorsa, onları yalnız bırakıyorsa, o koltuklar çoktan anlamını yitirmiştir. Çünkü o koltuklar madalyalarla parlıyor.
Bugün sunumlarda “Başarılı federasyon” ibaresi büyük harflerle yazılıyor.
Ama o başarıların gerçek sahibi buz üstünde kayan o gençlerdir.
Bu teşekkürü bile çok gördüğünüz çocuklar sayesinde koltukların egoları törpüleniyor.
Bakın, liderlik, başkalarının emeğini sahiplenmek değil; o emeğin yanında durmaktır.
Bir teşekkür, bir kare fotoğraf, bir moral cümlesi... Bunlar sporcunun dünyasında sadece jest değil, ömürlük bir motivasyondur.
Ama bizde hâlâ emek görünmez, koltuk görünür.
ShortTrack branşında sessiz bir devrim…
ShortTrack Türkiye’de ne kolay, ne de ucuz bir branş.
Ekipman pahalı, buz saati sınırlı, tesis sayısı az.
Ama bu gençler yılmadan çalışıyor, düşüyorlar, kalkıyorlar, bazen üşüyerek, bazen ağlayarak ama hep inatla devam ediyorlar.
Ve tüm bu zorluklara rağmen olimpiyat kotası mücadelesinde tarih yazıyorlar.
Bu başarı bir tesadüf değil; sessiz bir devrimdir. Ama devrimler ses bulmazsa unutulurlar…
Federasyonun görevi, bu gençlerin sesini dünyaya duyurmak olmalıydı; sessizliği değil.
Teşekkür etmeyi unutan bir ülke federasyonu…
İnanılır gibi değil gerçekten.
Bir kurumun büyüklüğü, çalışanına veya sporcusuna nasıl davrandığıyla ölçülür.
“Teşekkür ederiz çocuklar.” Bu cümle bir lütuf değil, görevdir. Ama biz de bazen en basit kelimeler bile eksik kalır.
Sporcuların emeği sadece alkışla değil; yapısal, maddi ve manevi destekle taçlandırılmalıdır.
Bir paylaşım, bir söz, bir tebessüm bile motivasyonun başlangıcıdır.
Sporu yönetenler mi, sporun üstüne oturanlar mı?
Bir federasyon, sporcularının önünde değil, yanında yürümelidir.
Ama bazı yöneticiler “Başarılı federasyon” etiketini sporcuların omzundan alıp kendi raporlarına iliştiriyor.
Gerçek başarı sadece madalya değil; o madalyanın arkasındaki emeğe verilen değerdir.
Ve o değer kaybolduğunda, sistem, sporcusunu da geleceğini de kaybeder.
Son Söz… Alkışlamayı öğrenelim
Bugün ShortTrack Milli Takımımız, Kanada’da Türkiye’nin adını yeniden dünyaya duyurdu.
Bu ülkenin gençleri buzda tarih yazarken, onların sesini duymayan herkes kaybediyor.
Sporun ruhu sadece madalya kazanmak değil, emeğe saygı göstermektir.
Ve biz bu saygıyı göstermediğimiz sürece, olimpiyat kotası alsak da, asıl yarışta geride kalırız.
Gerçek başarı pistte kazanılır, ama değer görmekle büyür.
Makam sahipleri kendine gelmek zorunda…
Şimdilik bu kadar…
Saygılarımla…
Ata Yetişken – Nokta Gazetesi