
İsmet Taşdemir: Futbolcularıma hiçbir zaman yalan söylemeyeceğim!
Kocaelispor ile şampiyonluk yaşayan ve yeşil siyahlı kulüpten ayrılma kararı alan başarılı teknik direktör İsmet Taşdemir, Transfermarkt’a verdiği röportajda önceliğinin Süper Lig’den bir takım çalıştırmak olduğunu ve futbolcularına asla yalan söylemeyeceğini ifade etti.
UZUN VADELİ BİR PROJEDE YER ALMAK İSTİYORUM
Taşdemir futbolculuk kariyerinden teknik direktörlüğe geçiş sürecine, kazandığı şampiyonluklardan Süper Lig hedeflerine kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. Taşdemir, çalıştığı takımlarda elde ettiği başarıların arkasında ekip ruhu, disiplinli çalışma ve doğru iletişim olduğunu vurgularken; Türk futbolunda altyapı eksikliği, teknik direktörlere sabırsızlık ve kulüplerin plansızlığı gibi sorunlara da dikkat çekti. Hedeflerine dair düşüncelerini de paylaşan tecrübeli teknik adam, Süper Lig’de uzun vadeli bir projede yer almayı istediğini ifade etti.
EN AZ OYNADIĞIM SEZONDA BİLE 26 MAÇIM VAR
İsmet Taşdemir: Futbolculuk kariyerim bence gayet iyi geçti. 18 yaşında profesyonel oldum, ilk olarak Denizlispor’da forma giydim. 19 yaşımda şampiyonluk yaşayarak Süper Lig’e yükseldik. Ardından tam 13,5 yıl boyunca aralıksız Süper Lig’de oynadım. En az oynadığım sezonda bile 26 maça ilk 11’de çıktım. Hatta bir sezonda Ankaragücü'nde 34 maçın tamamında 90 dakika forma giydim. Birkaç kez büyük takımlara transferim gündeme geldi ama son anda gerçekleşmedi. Kısmet böyleymiş diyelim.
ARKADAŞLARIM MOTİVE ETTİ
Genel olarak oyunculuk kariyerimden memnunum. Zaten o dönemlerde de hem arkadaşlarım hem ben, bu işin teknik tarafına da ilgim olduğunu fark ediyorduk. Futbolculuğum sırasında antrenörlere yardımcı olmaya çalışır, sahadaki oyunu antrenör gözüyle okumaya özen gösterirdim. Takım arkadaşlarımı da bu şekilde yönlendirmeye çalışırdım. Taktiksel yaklaşımlara ilgim vardı. Hatta 23-24 yaşlarımda arkadaşlarım bana, “Sen ileride çok iyi hoca olursun” diye takılırlardı. Aklımın bir köşesinde zaten futbolu bıraktıktan sonra teknik direktör olmak vardı. Futbolu bıraktıktan hemen sonra, Mesut Bakkal’ın desteğiyle Sivasspor’da yardımcı antrenör olarak görev yapmaya başladım. Bu şekilde teknik adamlık kariyerim de başlamış oldu.
HİÇBİR İŞ KOLAY DEĞİL
Teknik direktörlüğe ilk adım attığınızda karşılaştığınız en büyük zorluk, futbolculuktan çok farklı bir sorumlulukla karşı karşıya kalmanız oluyor. Futbolcuyken bir takımın parçası olsanız da bireysel performansınız ön plandadır. Sahada gösterdiğiniz bireysel çaba ve başarı, hem sizi hem de takımı etkiler. Ama teknik direktörlükte durum tamamen farklı. Artık sadece kendi performansınızla değil, takımın tamamının performansıyla ölçülüyorsunuz. Kurguladığınız oyunu oyunculara doğru şekilde aktarmanız gerekiyor. Sahada sizin düşüncelerinizi başkalarının uygulaması gerekiyor ve bu hiç kolay bir iş değil. Teknik direktör olarak hem 20-25 kişilik bir oyuncu grubunu yönetmek, hem de taktiksel fikirlerinizi sahaya yansıtabilmek çok önemli. Oyunculukla kıyasladığınızda en büyük fark bu: Oyuncuyken kendi yeteneklerinizle ön plana çıkarken, teknik direktör olarak başkalarının yeteneklerini doğru yönlendirmeniz ve bir bütün oluşturmanız gerekiyor. Bu geçiş süreci benim için en zorlayıcı kısımdı.
ARTILARIM VE EKSİLERİMİ BELİRLERİM
Açıkçası tek bir isim vermem zor. Çünkü futbolculuk kariyerim boyunca birçok farklı teknik direktörle çalıştım ve hedefim her zaman ileride hocalık yapmak olduğu için her hocamı dikkatle gözlemledim. Her çalıştığım teknik direktörün artı ve eksi yönlerini kendimce değerlendirdim. Beğendiğim, doğru bulduğum özellikleri zihnimde bir “artılar” hanesine yazdım; eksik ya da olumsuz bulduklarımı ise “eksiler” hanesine. Daha sonra teknik direktörlük kariyerime başladığımda, bu eksileri yapmamaya, artıları ise uygulamaya özen gösterdim. Dolayısıyla tek bir kişiyi örnek almak yerine, her hocamdan bir şeyler öğrendiğimi ve hepsinden kendime pay çıkardığımı söyleyebilirim.
KARİYERİMDE UNUTULMAZ BİR YERE SAHİP
Benim için gerçekten çok önemli bir sezondu. Teknik adamlık kariyerime, evet, Mesut Hoca’nın yanında 4,5 yıl yardımcı antrenörlük yaparak başladım. Ancak ilk kez teknik direktör olarak sahaya adım attıktan yaklaşık 1,5 yıl sonra Ankaragücü ile anlaştım. İlk yılımda Kocaeli Birlikspor’la play-off oynadık ama başarılı olamadık, yükselme şansını kaçırdık. Ardından ikinci sezonumda Ankaragücü ile TFF 2. Lig’de şampiyon olduk. Bu benim teknik direktörlük kariyerimdeki ilk şampiyonluğumdu ve bu yüzden çok kıymetli. Üstelik daha önce futbolcu olarak da formasını giydiğim, ter döktüğüm bir camiada bunu başarmak, benim için ayrı bir anlam taşıyor. O sezon ve kazandığımız şampiyonluk, kariyerimde unutulmaz bir yere sahip. Hem duygusal olarak hem mesleki açıdan çok değerliydi.
GELDİĞİMDE BODRUMSPOR’A 9. SIRADAYDI
Bu başarılar şu anda sadece benim ismimle anılıyor olabilir ama aslında bir ekip işinden söz ediyoruz. Ben bir ekibin başıyım, bir orkestra şefiyim. Bu nedenle öncelikle ekip arkadaşlarıma teşekkür etmem gerekiyor. Bu başarıları birlikte başardık. Aynı şekilde, çalıştığınız kulüpteki ortam, düzen ve destek de başarıyı belirleyen önemli faktörlerden biri. Eğer siz çalışkan, azimli, hayalleri olan ve başarıya aç bir insan olarak doğru yöntemlerle çalışıyorsanız, başarı da sizi buluyor. Ben de buna inananlardanım. Göreve geldiğimizde Bodrum FK, TFF 2. Lig'de 9. sıradaydı ve sıkıntılı bir dönemden geçiyordu. O sezon playoff’lardan şampiyon olarak 1. Lig’e çıktık. Ardından çıktığımız ilk sezon final oynadık ama ne yazık ki Süper Lig biletini kaybettik. Ancak bu bizi yıldırmadı. Oyuncu kardeşlerim, teknik ekibim, yönetimimiz ve taraftarlarımızla birlikte inancımızı kaybetmedik.
İKİ ŞAMPİYONLUK, 1 BİR FİNAL
Üçüncü sezonumuzda, bu kez Süper Lig’e çıkmayı başardık. Üstelik neredeyse aynı kadroyla, sadece 2-3 takviyeyle bu başarıya ulaştık. Bu da istikrarın, ekip çalışmasının ve doğru planlamanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Daha önce Kocaeli Birlikspor ve Samsunspor ile yaşadığım iki playoff deneyimi de bana ciddi bir tecrübe kazandırdı. Zaman geçtikçe ister istemez hem taktiksel anlamda hem de çalışma disiplininde gelişiyorsunuz. Futbol sürekli değişiyor; biz de ekibimle birlikte bu değişimi yakından takip edip kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bodrum FK’da geçirdiğimiz üç yıl gerçekten çok özel ve başarılı geçti. İki şampiyonluk, bir final… Belki de bu başarılar sayesinde Türk futbolunda "İsmet Taşdemir" ismi daha fazla anılmaya başlandı diyebilirim.
3 AY KAFAMI TOPARLAMAK İSTEDİM
Biz gerçekten çalışmayı seven, işine tutkuyla bağlı bir ekibiz. Bodrumspor'dan ayrıldıktan sonra özellikle 1. Lig’den birçok kulüpten teklif aldım. Ancak açıkçası çoğuyla görüşmedim. Çünkü üç yıl boyunca Bodrumspor’da çok yoğun, dolu dolu bir süreç geçirmiştik ve bir süre dinlenmeye ihtiyacım olduğunu hissettim. Yaklaşık üç ay kafamı toparlamak, zihinsel olarak sıfırlanmak istedim. Bodrum’daki üç sezonda da takım olarak hep son maça kadar mücadele ettik, sürekli play-off finallerine kaldık. Bu da hem fiziksel hem mental anlamda bizi çok yıpratmıştı.
KOCAELİSPOR’DA BAŞARILI OLABİLECEĞİMİZE İNANDIK
Sonrasında Kocaelispor’dan gelen teklif üzerine, her zaman yaptığımız gibi teknik ekibimle birlikte önce takımı detaylıca analiz ettik. Eksiklerini, ihtiyaçlarını belirledik ve orada başarılı olabileceğimize inandık. Bu inançla görevi kabul ettik. Kocaelispor’da da oyuncularla kurduğumuz ilişkiler, doğru ve disiplinli çalışmalar sonucunda başarı geldi. Oyuncularla olan iletişimimiz her zaman samimiyete dayanır. Kim oynar, kim oynamaz fark etmez; herkesle açık ve dürüst bir iletişim kurarım.
BU SÜRECİ İYİ YÖNETTİK
Teknik direktörlüğe başladığımda kendime bir söz verdim… Oyuncularıma hiçbir zaman yalan söylemeyeceğim. Bizim zamanımızda teknik direktörler bazen durumu geçiştirmek için küçük yalanlara başvururdu. Ben bunu yapmıyorum. Ne düşünüyorsam, olumlu ya da olumsuz, oyuncularımla paylaşıyorum. Bu açık iletişim, karşılıklı güveni ve samimiyeti getiriyor. Buna bir de doğru çalışmalar ve taktiksel planlama eklendiğinde başarı kaçınılmaz oluyor. Kocaelispor’da da bu süreci en iyi şekilde yönettik ve çok şükür sezonu Süper Lig’e yükselerek tamamladık. Bu benim için çok özel bir duygu; hem Bodrumspor’la hem de Kocaelispor’la kısa sürede iki büyük başarıya imza atmak tarif edilemez bir mutluluk.