Fatih Tekke!
Fatih Tekke ve Trabzonspor ile alakalı bu yazıyı 3 hafta önce yazmayı planlamıştım.
Kısmen başlayıp bir takım notlarda almıştım ama kısmet bu güneymiş.
Fatih Tekke - Trabzonspor birlikteliğini Klopp - Liverpool başlangıcına benzetiyorum.
Belki bu hepimize ütopik gelebilir ama bende ciddi çağrışım yapıyor.
Klopp uzun süren başarısızlığın üzerine gelip hemen başarılı olamamıştı.
Önce bir sistem kurdu sonra bir takım inşa etti.
Bugün hala onun inşası yükseliyor.
Öyle ki Arne Slot geldiği ilk yılında hiç transfer yapmadan Premier Ligi kazandı.
Fatih Tekke futbolculuk döneminde Trabzonspor için çok önemli bir değerdi.
Birçoklarına göre şampiyonlukları elinden alındı, daha çarpıcı ifadeyle çalındı.
Bunda bazen hakemlerin bazen takım arkadaşlarının etkisi olabilir.
Çünkü hiçbir zaman kendi kalitesindeki oyuncularla oynayamadı.
Belki Gökdeniz, Yattara ve kısa süreli Szmykowiak’ı sayabiliriz.
Genelde takımın yıldızı hep o oldu.
Muhtemelen büyük takımlardan teklifler de aldı ama Trabzonspor kaptanı olarak gemiyi hiçbir zaman terk etmeyi düşünmedi.
Sadece 3 maç formasını giydiği Beşiktaş’a imza atarken de “Ben Trabzonspor’luyum” diyecek kadar çok seviyordu Trabzon’u.
Takıma bonservis kazandırarak gittiği Zenit’te UEFA kupasını alırken -Maçın adamı- seçildiğini ne yazık ki sonraları öğrendik.
Çünkü maçın yayıncısı Show TV o gün bir Türk futbolcunun Avrupa final maçını canlı vermek yerine Acun Ilıcalı’nın “Var Mısın Yok Musun” programını yayınlamış, millet açılacak kutudan ne kadar çıkacak diye TV’de zaman geçirmişti.
Fatih Tekke birinci sınıf futbolcu, birinci sınıf insan olmasına rağmen hep ikinci sınıf muamele gördü.
Bunun sebeplerini de hepimiz çok iyi biliyoruz.
Fatih Tekke’nin bu ülke futbolundan alacağı var.
Karadeniz insanı inatçıdır ve alacağını kimsede bırakmaz!
Sahip olduğu her şeyi kendi elde etti tırnaklarıyla kazıyarak geldi.
Ona 2015’de ilk kez Kayseri Erciyes teknik direktörü olduğunda -Hedefin ne- diye bir soru gelseydi, ya da antrenörlük kursuna gittiği ilk gün -Neden antrenör olmak istiyorsun?- diye sorsaydılar muhtemelen “Bir gün Trabzonspor’un teknik direktörü olacağım” derdi.
Şimdi de futbolcuyken çok kez ucuna gelip kazanamadığı şampiyonluğu teknik direktör olarak kazanmak istediğini o kadar net gösteriyor ki görmemek için kör olmak lazım.
Geçen sezon Şampiyonlar Ligi finalini izlediğimde artık Guardiola futbolunun devrinin bittiği düşünmüştüm.
Futbol atletik, çabuk, dinamik, baskılı ve topla geçiş yeteneği olan oyuncularla oynanıyordu.
PSG, tarihin en ezici sonuçlarından birini elde ederken Hakan Çalhanoğlu liderliğindeki Inter hiç direnememişti.
Tekke bir röportajında Guardiola’nın çalıştırdığı takımların maçlarını defalarca izlediğini söylemişti ama ben Fatih hocanın en çok Luis Enrique’den etkilendiğini düşünüyorum.
Kurulan takım, oynanan oyun Luis Enrique’nin tarzına yakın olsa da tamamen Fatih hocanın kendi oyunu.
En basitinden, PSG 10 numaralı oynamıyor.
İlerde pivot diye tabir edilen bir santraforla da oynamıyor.
Oyuncu tipi tercihleriyle ve sistemle alakalı farklılıklar olsa da oyunun mantığı ve hocanın samimi net tavırları, oyunculara yaklaşımı beni bu düşüncelere sokuyor.
Trabzonspor’da kadro yapılanması ve transferler herkesi heyecanlandırdı.
Özellikle Oulai için bonservis hesaplamaları yapılmaya başlandı bile.
Fatih Tekke’nin her fırsatta öne çıkardığı ve beklentisinin çok yüksek olduğu Bouchouari de form tutmaya başladıkça nasıl bir orta saha izleyeceğiz merak ediyorum.
Trabzonspor’un yapılanmasını Türk futbolu adına çok olumlu buluyorum.
Genç ve dinamik oyuncuları tecrübelilerle çok iyi harmanladılar ve harika bir takım olma yolunda gidiyorlar.
Bu işle yatıp kalkan kulübün efsanelerinden Fatih Tekke ve 25 yaş altı genç aç oyuncular daha çok saygı görmeli.
Scout konusunda birçok takıma örnek olabilecek bir organizasyon.
FB-GS isterse 200 M£ harcasın, Trabzonspor sabrederse önümüzdeki 3 yıldan birinde şampiyon olur, peşine şampiyonluklar gelir, hatta Avrupa'da bile sürprizler yapabilir.
Sikan ve Bouchouari 24, Pina ve Batagov 23, Olaigbe 22, Felipe Augusto da 21 yaşında.
Ayrıca bu takıma 20 yaşındaki Cihan Çanak, Antalyaspor’da kiralık oynayan santrafor Poyraz Efe Yıldırım, Gençlerbirliği’nde kiralık oynayan 22 yaşındaki Göktan Gürpüz ve Veysel Sönmezsoy gelecek.
Avrupa ikincisi olan takımdan Ahmet Yıldırım, Onuralp Çevikkan, Onuralp Çakıroğlu, Boran Başkan ve Arda Öztürk gibi potansiyelli oyuncular katılacak.
Çok sağlam temeller üzerine büyük bir eser inşa edilebilir.
Belki Klopp’un Liverpool’u gibi Avrupa’da kupa bile alabilirler.
En son 2010-2011 sezonundaki o efsane kadronun temellerinin 2007-2008 yıllarında atıldığını düşünürsek, sabredilirse her şey mümkün olabilir.
Arda Musaoğlu -Nokta Gazetesi